3 Aylik Yogun bir kosusturmacanin sonunda yerlesebildik vatanimiza ve evimize..

Evet sonunda Türkiyedeyiz, Türkiyemizde yasayacagiz, biraktik yaban elleri artik buraliyiz..

Alismakta zorlandik ilk baslarda, moral bozukluklari, kirginliklar, "geri dönelim burada yasayamayacigiz" düsünceleri, ama sonunda alistik, burada vatanimizda yasamaya basladik..

Artik Türkiyedeyiz, eminim burada dahada mutlu olacagiz.........♥♥♥♥


Sabah uyandığımdan beridir içimde bir hüzün, ağladım ağlayacağım ama boğazımda düğümleniyor cümleler..

Sebebsiz mi bilmiyorum, ufak tahminlerde bulunmaya çalışıyorum..
Gözyaşlarımın süzülmesini istedikçe, bu şekilde rahatlayacığımı düşündükçe içime akıyor gözyaşlarım..

Midemde bir düğüm, bir ağrı, patlıyacakmışım gibi hissediyorum..
Kelimelerim yine düğümlendi gerisini getiremiyorum............................



Farkında mısınız bilmiyorum ama günlerdir bir tema kurmaya karar veremedim..

3 blog sayfamla aynı derecede uğraştım ve hangi temayı kursam diye karar verememekten, tema geçit töreni gibi oldu bloglarım, kurduğum temalar ya isme uymuyordu, yada uygun isme göre blog sayfamın adını değiştiriyordum..


Ama sonunda bu blogumun temasınında da, adında da karar kılabildim (inşallah bir daha değiştirmem) artık yola bu tema ve blog ismiyle devam edeceğim..


Türkiye`ye döndüğümüzde belki ilgilenemem diye, bir taraftanda blog sayfalarımı düzenlemeye çalışıyorum, bu blog sayfam içime yattı o yüzden artık bu isim ve temayla yola devam ediyorum... ;))



Bir varmış bir yokmuş..

Bir zamanlar umutlarla dolu, hayatı toz pembe gören bir genç kız varmış..

Hiç aklında yokken bir gün Almanya ya gelin olarak gelmiş, burası yeni vatanı olmuş, ama asıl vatanını hiç aklından çıkaramamış!..
Annesi, babası, kardeşleri yetmezmiş gibi birde vatan hasretiyle yanıp tutuşur olmuş, hep bir gün "vatanıma geri dönerim inşallah" umuduyla yaşamış, çok üzüntüler yaşamış, çok mutlu olduğu anlar olmuş, çok kavgaları, çok barıştıkları olmuş..
En güzeli bir evladı olmuş, Allah onu bu sevgiden yoksun bırakmamış, bir tanecik bile olsa bir evlat sahibi yapmış, bunada hep şükretmiş..
Ne yaşarsa yaşasın hep şükretmiş, şükretmeyi bilmiş..
Bir müddet calışmış evinin bütçesine katkısı olduğu için mutluluk duymuş, ama bedeni zayıf olduğu için çalışma hayatı o`na bir kol ağrısı hediye etmiş..

Ehliyet almış, araba sürmenin ne kadar güzel bir şey olduğunu öğrenmiş, kaza yapmış ama bir sıyrığı bile olmadan, eşinin anlayışı sayesinde çabucak atlatmış, azda olsa bir dil öğrenmiş, bu yıllar içinde olgunlaşmış, mantığını kullanmayı öğrenmiş.. Anne olmayı, eş olmayı, kadın olmayı öğrenmiş..

ve bir gün gelmiş, eşi ona "vatanımıza dönelim mi!" diye sormuş, o kadar sevinmiş o kadar sevinmiş ki birden yine herşeyi toz pembe görmeye başlamış.. Ama tabi ki artılar kadar eksilerde olduğunu biliyormuş herşeyi tartarak hesap ederek düşünmeye başlamış ama hala işinde ki sevinci bir türlü dindiremiyormuş..

14 yıl süren hasretlik sonunda biteceği için çok ama çok mutluymuş, ama bir şeyi hesaba katamamış, burada ki arkadaşlarını, evini, ortamını özleyeceğini hiç düşünememiş, gitme günü yaklaştikça içini burukluklar kaplıyormuş, ne kadar da zormuş! insan hep hasretle yanmak zorundaymış meğerse onu anlamış..

Bir Almanya masalı böyle sona eriyormuş..

Yeni bir masal başlıyormuş belkide hiç bitmeyecek bir masalmış bu adı`da;

Bir Türkiye Masalıymış...



Narish - 30.06.2009



11 yil önce bugün ilk kez annelik duygusunu sende tatdim..

sen beni dünyanin en güzel duygusuyla taclandirdin..

sen dünyanin en güzel varligisin benim icin..

ve daima öyle olucaksin..

senin her anini izlemek kadar güzel bir sey yok inan

dünyanin en güzel hazinesisin sen

seni seviyorum bebegim iyi ki dogdun iyi ki bitanemsin..



Diger bloglarima nazaran bu blogumu daha sonra acmistim, digerlerini unuttum ama bu blogumu actigim tarihi unutmadim.. duyguyla yazdigim tüm yazilarimi topladigim blogumun 1. yili kutlu olsun..






Gökkusagini benligimde tasiyorum

Yedi rengiyle bütünlügümü tamamliyorum

Kirmiziyken kizginim

Turuncuyla heyecan doluyum

Sariyla hüzünleniyorum

Yesil huzurum

Turkuaz kadar canliyim

Mavide soguyorum

Morla neseliyim

Yedi rengini tasiyorum

Yagmur sonrasi cikan bir gökkusaginin

Tüm renklerini benligimde yasiyorum..



19.03.2009 Narish







Sen


Sen

"Sen" diye basliyor cümlelerim
"Sen" diye bitiyor sözlerim
Kulaklarin duymasada
"Sen" diyerek atiyor kalbim

Uzaklar "Sen" diyor adeta
Yakinlar bana hep "Sen" diye sesleniyor
Civit mavisi gökyüzünde
Bulutlar bana "Sen" diye hitap ediyor

Artik "Sen" diyemiyorum
Tükendi kelimelerim "Sen" de
Istemesemde "Sen"sizligi
Mecbur kaldim gidiyorum "Sen"sizlige..

09-03-2009 01;24

Gecenin bir yarisi bir kac dize düstü yüregimden..



Bu günlerin feyzi üzerinize, rahmeti geçmişinize, bereketi evinize, nuru ahiretimize, sıcaklığı yuvamıza dolsun. Kandiliniz mübarek olsun..




Sevmek Sevilmekten Güzel
Sevilmek Sevmekten Asil
Sevgi gününde Hep Sevilin


Kaldım bir ikilemin içinde
İleri gidemiyor
Geri dönemiyorum
Uzak sanki bana herşey
Yakınlaştıkça uzaklaşıyorum..
30 Ocak 2009



Dört kelebek ateşin gerçek sırrına ulaşmaya karar verirler..

İlk kelebek uzağından geçip gelir ve şöyle der:


-Ateş aydınlatan bir şeydir;


Bu da gerçeği anlatmak için eksiktir.İkinci kelebek ateşe iyice yaklaşıp döner ve şöyle der:


-Ateş ısıtan bir şeydir;


Bu da gerçeği anlatmak için eksiktir.Üçüncü kelebek ateşe iyice yaklaşır,alevler kanatlarına değer geçer ve döndüğünde,


-İşte ateşin gerçek bilgisi der, ateş yakıcı bir şeydir,


Dördüncü kelebek bununla yetinmez.Ateşin çevresinde dolanır,döner,kavrulur ve birden bire ateşin içine dalarak bir an parladıktan sonra,alevlerin içinde görünmez olur... Ateşin gerçek bilgisini anlayan tek kelebektir o ... Ancak bunu artık diğerlerine anlatacak durumda değildir..Anlatmasına da gerek yoktur...


Hiç kimse ateşin ne olduğunu başkasının anlatmasından öğrenemez. Ateşe ancak dokunarak öğrenilir,onun ne olduğu...


Sadece birkaç gün yaşadı kelebekler... Ömrünce gerçek aşkı bulamayan insana inat,ateşin aşk olduğunu bilerek,aşk için yanmayı bilerek...


(Netten Alıntı)



Bahşiş

Bir pastanın üç otuz paraya satıldığı günlerde 10 yaşında bir çocuk pastaneye girdi. Garson kız hemen koştu.. Çocuk sordu: "Çikolatalı pasta kaç para?" "50 cent!.." Çocuk cebinden çıkardığı bozukları saydı. Bir daha sordu: "Peki dondurma ne kadar.." "35 cent" dedi garson kız sabırsızlıkla.. Dükkanda yığınla müşteri vardı ve kız hepsine tek başına koşuşturuyordu. Bu çocukla daha ne kadar vakit geçirebilirdi ki.. Çocuk parasını bir daha saydı ve "Bir dondurma alabilir miyim lütfen" dedi. Kız dondurmayı getirdi. Fişi tabağın kenarına koydu ve öteki masaya koştu. Çocuk dondurmasını bitirdi. Fişi kasaya ödedi. Garson kız masayı temizlemek üzere geldiğinde, gözleri doldu birden. Bos dondurma tabağının yanında çocuğun bıraktığı 15 cent duruyordu..
(Netten alıntı)





Ressam

Renklerin ustası olarak anılan büyük bir ressamın öğrencisi eğitiminitamamlamış.Büyük usta öğrencisini uğurlarken, yaptığı resmi şehrin en kalabalıkmeydanına koymasını ve yanına da kırmızı bir kalem bırakmasını, halktan beğenmedikleri yerlere çarpı koymalarını rica eden bir yazı iliştirmesini istemiş.


Öğrenci birkaç gün sonra resme bakmaya gittiğinde resmin çarpılar içinde olduğunu görmüş. Üzüntüyle ustasına gitmiş.Usta ressam üzülmemesini ve yeniden resme devam etmesini önermiş.

Öğrenci resmi yeniden yapmış.Usta yine resmi şehrin en kalabalık meydanına bırakmasını istemiş fakat bukez yanına bir palet dolusu çeşitli renklerde boya ile birkaç fırçakoymasını ve yanına da insanlardan beğenmedikleri yerleri düzeltmesini rica eden bir yazı ile bırakmasını önermiş.Öğrenci denileni yapmış.Birkaç gün sonra bakmış ki resmine hiç dokunulmamış.Sevinçle ustasına koşmuş.Usta ressam şöyle demiş:"İlkinde insanlara fırsat verildiğinde ne kadar acımasız bir eleştiri sağanağı ile karşılaşılabileceğini gördün. Hayatında resim yapmamış insanlar dahi gelip senin resmini karaladı.İkincisinde onlardan yapıcı olmalarını istedin. Yapıcı olmak eğitim gerektirir. Hiç kimse bilmediği bir konuyu düzeltmeye cesaret edemedi.Emeğinin karşılığını, ne yaptığından haberi olmayan insanlardan alamazsın.


"SAKIN EMEĞİNİ BİLMEYENLERE SUNMA veASLA BİLMEYENLE TARTIŞMA "
(Netten Alıntı)


Yaralarimi saklamaya calisiyorum
Kimse görmesin diye
Ben sakladikca cikiyorlar ortaya
Vuruyorlar yaralarima incitircesine..
21 Ocak 2009


Blog Widget by LinkWithin