''Yalnızlığım, yaşamak zorunda olduğum beraberliğimsin'' diyor ya şarkı sözü..
Birden takıldı dilime gecenin leyli vakti..
Yalnızlıklarım...........
Bir değil birden fazla, bir gece vakti çıkıyor ansızın karşıma..
Kalabalıkta bile yalnızlıklarım, bırakmıyor beni tek başıma
Ne kadarda çok seviyormuşum yalnızlıklarımı meğerse
Rüyalarımda bile benimle birliktelermiş
O kadar bağlıymışız birbirimize
Yalnızlıklarım............
Dünüm, bugünüm, yarınım
Tüm hayatı, yaşanmışlarım, yaşadıklarım, yaşayacaklarım
Kapladı tüm yaşayışlarımı yalnızlıklarım..



4 Mayıs 2010




Dünya dengesini biz insanlar bozuyoruz ne yazik ki, bu gidisle dünya ne kadar dayanir bilemiyorum, sanayilesme, makinalesme yada kirlettigimiz yetmiyormus gibi insanlarin kendi nesillerine yaptiklari, dnalarini bozduklari, hatta kendilerini birakip bitkilerle ve hayvanlarla oynadiklari dünyanin yok olusunun bir göstergesi degilde ne sizce?

Son senelerde artik dogumlar bile normal dogum olmaktan cikti, onu birakin artik kadinlar degil erkekler dogurur oldu (cinsiyetini degistirmis bayanlar esas olan ama sonucta ameliyat olarak erkek olmayi secmis) yinede kadinlik ic güdüsünü tasiyor iste, gectigimiz yillarda thomass di simdide scot cikti, ama ykindir cinsiyet olarak erkek dogup sonra cocuk dogurucaklardir, illa ki insan olarak bir seylere özeniyoruz ya deniz atlarina özentimizide böyle gösterecegiz degil mi?

Dün okudum haberi belki gec kaldim ama hala etkisindeyim, neden dengelerimizi alt üst etmek icin elimizden geleni yapiyoruz, Allahu teala kadini kadin, erkegi erkek olarak yaratmis ve öyle layik görmüsse, neden bu dengeyi bozuyoeuz, böyle yaparak ona es (hasa) kosmus olmuyormuyuz.! bi kac satir yazmadan edemedim, isyanimi satirlara dökemekle dile getirmek istedim..

Gercek olan su ki Yaradan bozdugumuz dengeleri düzeltmek icin herseyi yok edicek, yani kendimi sonumuzu kendimiz yaratiyoruz ne yazik ki!!!!







3 Aylik Yogun bir kosusturmacanin sonunda yerlesebildik vatanimiza ve evimize..

Evet sonunda Türkiyedeyiz, Türkiyemizde yasayacagiz, biraktik yaban elleri artik buraliyiz..

Alismakta zorlandik ilk baslarda, moral bozukluklari, kirginliklar, "geri dönelim burada yasayamayacigiz" düsünceleri, ama sonunda alistik, burada vatanimizda yasamaya basladik..

Artik Türkiyedeyiz, eminim burada dahada mutlu olacagiz.........♥♥♥♥


Sabah uyandığımdan beridir içimde bir hüzün, ağladım ağlayacağım ama boğazımda düğümleniyor cümleler..

Sebebsiz mi bilmiyorum, ufak tahminlerde bulunmaya çalışıyorum..
Gözyaşlarımın süzülmesini istedikçe, bu şekilde rahatlayacığımı düşündükçe içime akıyor gözyaşlarım..

Midemde bir düğüm, bir ağrı, patlıyacakmışım gibi hissediyorum..
Kelimelerim yine düğümlendi gerisini getiremiyorum............................



Farkında mısınız bilmiyorum ama günlerdir bir tema kurmaya karar veremedim..

3 blog sayfamla aynı derecede uğraştım ve hangi temayı kursam diye karar verememekten, tema geçit töreni gibi oldu bloglarım, kurduğum temalar ya isme uymuyordu, yada uygun isme göre blog sayfamın adını değiştiriyordum..


Ama sonunda bu blogumun temasınında da, adında da karar kılabildim (inşallah bir daha değiştirmem) artık yola bu tema ve blog ismiyle devam edeceğim..


Türkiye`ye döndüğümüzde belki ilgilenemem diye, bir taraftanda blog sayfalarımı düzenlemeye çalışıyorum, bu blog sayfam içime yattı o yüzden artık bu isim ve temayla yola devam ediyorum... ;))



Bir varmış bir yokmuş..

Bir zamanlar umutlarla dolu, hayatı toz pembe gören bir genç kız varmış..

Hiç aklında yokken bir gün Almanya ya gelin olarak gelmiş, burası yeni vatanı olmuş, ama asıl vatanını hiç aklından çıkaramamış!..
Annesi, babası, kardeşleri yetmezmiş gibi birde vatan hasretiyle yanıp tutuşur olmuş, hep bir gün "vatanıma geri dönerim inşallah" umuduyla yaşamış, çok üzüntüler yaşamış, çok mutlu olduğu anlar olmuş, çok kavgaları, çok barıştıkları olmuş..
En güzeli bir evladı olmuş, Allah onu bu sevgiden yoksun bırakmamış, bir tanecik bile olsa bir evlat sahibi yapmış, bunada hep şükretmiş..
Ne yaşarsa yaşasın hep şükretmiş, şükretmeyi bilmiş..
Bir müddet calışmış evinin bütçesine katkısı olduğu için mutluluk duymuş, ama bedeni zayıf olduğu için çalışma hayatı o`na bir kol ağrısı hediye etmiş..

Ehliyet almış, araba sürmenin ne kadar güzel bir şey olduğunu öğrenmiş, kaza yapmış ama bir sıyrığı bile olmadan, eşinin anlayışı sayesinde çabucak atlatmış, azda olsa bir dil öğrenmiş, bu yıllar içinde olgunlaşmış, mantığını kullanmayı öğrenmiş.. Anne olmayı, eş olmayı, kadın olmayı öğrenmiş..

ve bir gün gelmiş, eşi ona "vatanımıza dönelim mi!" diye sormuş, o kadar sevinmiş o kadar sevinmiş ki birden yine herşeyi toz pembe görmeye başlamış.. Ama tabi ki artılar kadar eksilerde olduğunu biliyormuş herşeyi tartarak hesap ederek düşünmeye başlamış ama hala işinde ki sevinci bir türlü dindiremiyormuş..

14 yıl süren hasretlik sonunda biteceği için çok ama çok mutluymuş, ama bir şeyi hesaba katamamış, burada ki arkadaşlarını, evini, ortamını özleyeceğini hiç düşünememiş, gitme günü yaklaştikça içini burukluklar kaplıyormuş, ne kadar da zormuş! insan hep hasretle yanmak zorundaymış meğerse onu anlamış..

Bir Almanya masalı böyle sona eriyormuş..

Yeni bir masal başlıyormuş belkide hiç bitmeyecek bir masalmış bu adı`da;

Bir Türkiye Masalıymış...



Narish - 30.06.2009



Blog Widget by LinkWithin